6 Şubat 2019 Çarşamba

MACBETH / SHEKESPEARE



                                                                                                                                                           
                 İskoçya soylularından Macbeth'in Norveç ile yapılan savaştan muzaffer olarak dönerken ormanda karşılaştığı üç cadının kehanetlerinden cesaret alarak amcasının oğlu olan İskoç kralını öldürüp yerine geçmesini anlatan bu piyeste; Macbeth'in hızlı yükselişini ve tahtını korumak için cinayetlerine her geçen gün yenilerini eklediğini görürüz.

                 Macbeth bir savaşçıdır. Savaşta her gün belki de onlarca insanı öldürür ama taht için öldürdüklerinin vicdan azabını çeker. Demek ki asıl mesele öldürme eyleminin kendisi değil, niçin öldürdüğünüzdür. Macbeth, daha yapmadan çekeceği azabın ağırlığını bilir ama yapmadan da duramaz. Sanki yazgısı ya da ihtirası onu bir toplu iğneyi çeken mıknatıs gibi iradesi dışında bir yerlere sürükler.

                 Tıpkı Venedik Taciri'nde olduğu gibi verilen sözlerin, yapılan antlaşmaların ya da bu eserde olduğu gibi söylenen kehanetlerin görünür halleri birer birer çürütülerek sonuca varılır. Örneğin "ormanın yürümesi" ya da "bir anadan doğan kimsenin Macbeth'i öldüremeyecek olması" gibi söylemlerin yalanlanmadan, adeta etrafından dolaşılarak boşa çıkarılması Kitabu'l Ezkiya'yı anımsatan kurnazlıklar olarak karşımıza çıkıyor.

                 İhtirasın iktidarı istediği, iktidarın şiddet ve kıyımı meşrulaştırdığı bir hikayedeki antikahramanın , Macbeth'in, serüveni kesinlikle okunmalı. Ayrıca kitabın Giriş ve Ön Sözünü yazan Cevza Sevgen'in verdiği bilgiler ve Sabahattin Eyüboğlu'nun çevirisi kitabı hakkıyla anlamakta önemli bir rol üstlenmiş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder